“Kaba kuvvetle ilişkiye maruz bırakılan her şey alçalır. Darbeyi indiren de darbeyi yiyen de aynı kirlenmeyi yaşar.” Simone Weil
Doğu’dan Uzakta‘yı her Amin Maalouf kitabı gibi bir solukta kimi zaman heyecanla, kimi zaman hüzünle okudum. Maaloufseverleri şaşırtmayacak bir kitap. Ama kitabı okurken hep ve nedense ilk defa, Adam’ı yani baş karakteri Amin Maalouf’la özdeşleştirdim. Garip bir şekilde zaman zaman bir otobiyografi okuyormuşum hissine kapıldım. Sanki Maalouf kendiyle, geçmişiyle ve belki onu eleştirenlerle de bir nevi hesaplaşıyordu kitapta.
Amin Maalouf’un ilk kez Semerkant kitabını okumuştum ve sonrasında da neredeyse tüm kitaplarını okudum. Ama Doğu’dan Uzakta bir anda listemde olmadığı halde, birçok kitabı atlatarak gündemime oturdu. Şu anda kitabı bitirdikten sonra, gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, böyle olmasından dolayı çok mutluyum.

Amin Maalouf’un, her zaman anlattığı hikayelere bir adım geriden bakabilmesini ve sadece kendi bakış açısını değil, okuyucuya tüm resmi gösterme çabasını sevdim. Bu kitapta da tıpkı diğer kitaplarında olduğu gibi bunu görüyoruz. Çoğu zaman kendimi de sorguladım ve kitabın bazı soruları benim yeni cevaplar bulmamı sağladı. Elbette bu durum yeni okumalara, yeni araştırmalara da yöneltti beni, ki bunu yapabilen yazarları seviyorum.
Amin Maalouf hikayelerini anlatırken sizin de onunla beraber hikayenin içinde dolanmanıza izin veren bir yazar. Sizin dinlenmek istediğinizde sizinle oturan ve siz koşmak istediğinizde sizinle koşan biri. Öyle sakin bir anlatışı var ki… Sanki onu okurken, dalgasız bir denizde tekneyle yolculuk yapıyorsunuz. Etrafınızı seyrediyorsunuz ve bu harika yolculuğun tadını çıkarıyorsunuz. Bu yolculuk hep böyle sürecek zannediyorsunuz. Sonra ani bir çarpma sesi ile karaya oturduğunuzu anlıyorsunuz. Kaptan size daha fazla açıklama yapmadan çekip gidiyor. Siz orada tek başınıza şaşkın bir şekilde kalakalıyorsunuz. İşte her Amin Maalouf kitabında bunu yeniden ve yeniden yaşıyorsunuz.
Doğu’dan Uzakta‘nın son sayfalara yaklaşırken ilk defa, beni şaşırtmayacak herhalde dedim. Ama yanıldım, yine şaşırdım, içim ezildi, ağzımda buruk bir tat kaldı. Ama hikayenin içinde yol almak, bana her zaman ki gibi iyi geldi. Umarım siz de bu yolculuğa çıkmak istersiniz…
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here