Neden on yıl önce yayınlanmış bir kitabı okuyorum? İlk akla gelen soru bu oluyor elbette.
Tuna Kiremitçi Gönül Meselesi kitabından bahsettiği bir söyleşisinde, ilk kitabındaki Arda karakteri ile yeniden nasıl karşılaştığını anlatıyordu. Kaldığı yerden Arda’nın hikâyesini yazıp yazmama kararını verirken,  Le Guin’in “Gerçek yolculuk geri dönüştür” sözünü hatırladığını ve eski bir dostla sohbete başladıklarını anlatıyordu.
Bu söyleşiden sonra Git Kendini Çok Sevdirmeden‘i aldım elime. Sayfaları sararmıştı ve güzel bir kitap kokusu yayılıyordu karıştırmaya başladığınızda. On yıl ne kadar da çabuk geçmiş dedim kendi kendime… Kitabın çıktığı yıl benim için zor zamanların başlangıcıydı. Okul bitmiş, kriz nedeniyle istediğimiz değil de bulduğumuz işlerle yetinmek zorunda kalmıştık. Ben bir bankada sıkıcı ve yoğun bir çalışma hayatına başlamıştım. Ama benim hayatımın krizi okulun bitmesi ile aynı ana denk gelen bir başka ayrılık olmuştu…
Kitabı ilk gördüğüm gün ismine ve kapak fotoğrafına vuruldum. Çünkü trenler, yollar, ayrılıklar biz demekti o yıllarda… Kitabı elime alıp alıp bıraktım, böylece altı ay geçmiş. Ben kitabı okumaya cesaret ettiğimde kitap 13. Baskısını yapmıştı.

Kitabı bir solukta okumuş ve çok beğenmiştim. Bittiğinde geride bir boşluk duygusu, bir eksiklik bırakmıştı. Buruktum, bir hafta geçmesine rağmen bu duygudan bir türlü çıkamıyordum ve sonunda bir karar verdim. Kitabın son sayfasında Tuna Kiremitçi’nin mail adresi vardı. Şu an nasıl cesaret ettiğimi bilemesem de, ilk kez bir yazara kitabı ile ilgili düşüncelerimi paylaşmak için bir mail attım. Mail maalesef elimde değil, oysa on yıl önce kendimi nasıl ifade ettiğimi çok merak ediyorum. Ama genel hatlarıyla elbette tüm söylediklerim aklımda. Kitabı ne kadar çok beğendiğimi anlattıktan sonra -bu cümlemi çok iyi hatırlıyorum- “ Eğer böyle bir yeteneğim olsa, bu kitabın devamını yazar ve Arda’nın başına neler geldiğini öğrenirdim” demiştim. Sonra kitaplardan bahsetmiş. Bu eksiklik duygusunu bir de Bülbülü Öldürmek kitabında yaşadığımı anlatmıştım. Ertesi gün Tuna Kiremitçi’den bir mail geldi.  İki kelimeyle anlatılabilir sadece sıcak ve samimiydi. Bir süre mailleştik. Sonra da neredeyse tüm kitaplarını okumama rağmen bir daha hiç yazmadım ona.
Şimdi bugün Arda’nın başına neler geldiğini öğrenebileceğim için çok mutluyum. Ama aradan on yıl geçtiği için yeniden okumak istedim kitabı. İkimiz de şaşkınız. Ben yazarın hikâyesine devam edeceğinden umudumu kesmiştim. O da on yıl önce okunup bir rafına yerleştirildiği kitaplıkta, sayfalarını sarartıp, eskimişliğin kokusunu üzerine sindirirken yeniden hevesle okunacağından umudunu kesmişti. Biz iki umutsuz, yeni bir kitap yani Gönül Meselesi sayesinde hikâyemize kaldığımız yerden devam ediyoruz…
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here