Kitap on yıl önce köy köy dolaşıp halk şarkıları derleyen anlatıcının o günlerini anımsaması ile açılıyor. Anlatıcı karşılaştığı ilginç, komik ve etkileyici olayları anlatarak bizi asıl kahramanımız Fugui’ye hazırlıyor. Birkaç sayfa sonra ihtiyar Fugui ve kendisi gibi ihtiyar öküzü Fugui ile tanışıyoruz. Kocaman yapraklı ağacın altında oturup dinlenirken anlatmaya başlıyor hikâyesini yaşlı Fugui.

Fugui, toprak sahibi saygın bir babanın oğlu olarak doğuyor. Şehirde yaşayan pirinç deposu sahibinin kızı Jiazhen ile evleniyor. Ailesinin büyük evinde hep beraber yaşıyorlar.  İlk çocuğu, kızı Fengxia doğuyor. Gençliği ve evliliğinin ilk yılları daha çok genelevlerde ve kumarhanelerde geçiyor. Karısı ikinci çocuğu Youging’e hamileyken altmış beş dönümden fazla olan aile arazilerini kumarda kaybediyor. O günden sonra hem kendisinin hem ailesinin yaşam şekli zorunlu olarak değişiyor.

Zengin bir ailede yaşayan ve o güne kadar hiç çalışmamış olan Fugui için artık yokluğun ne demek olduğunu anladığı ve geçmişini de sorguladığı zamanlar başlıyor. Çin o dönemde Japonya saldırılarına karşılık vermeye çalışırken, içeride de Komünist gerilla grupları ile savaşmaya devam ediyor. Bu yıllarda Fugui’de zorunlu olarak askere alınıyor ve iki yıl askerlik yapıyor. Askerliği Komünist Kurtuluş Ordusu’nun yönetime el koyması ile sona eriyor.  Yazar Fugui’nin uzun yaşamı üzerinden bize Çin’de yönetimin Milliyetçilerden Komünistlere geçmesinin halk üzerindeki etkilerini de gözler önüne seriyor

Kitabı okumaya başladığımda anlatıcının, Fugui konuşmaya başlayınca kenara çekilmesini hatta onu unutmamı sağlayacak kadar geri planda kalmasının, kitabın tek kişinin anlattığı bir masalmış gibi devam etmesinin okuma zevkime gölge düşüreceğini düşünmüştüm. Fakat yazarın anlatım dili sizi öyle sarmalıyor ki normalde ‘bu kadarı da fazla’ diyeceğiniz birçok olayı sessiz bir hüzünle kabullendiğinizi görüyorsunuz. Ayrıca hikâye tüm sakin akışına rağmen elinizden bırakmanızı engelleyecek kadar içten, bu da ona bir sürükleyicilik kazandırıyor.

1960 doğumlu Yu Hua’nın ilk kitabı Yaşamak, ülkesinde 1993 yılında ilk yayımlandığında hemen yasaklanmış. Kitap Çinli yönetmen Zhang Yimou tarafından sinemaya aktarılmış ve onun kaderi de kitaptan farklı olmamış. Buna rağmen film 1994 yılında Cannes Film Festivali’nde Büyük Ödül’ün sahibi olmuş. Yazar bu sayede dikkat çekmiş ve kitabı İngilizceye çevrilince dünyada çok satanlar listelerine girmiş. Yaşamak Jaguar Kitap tarafından bu yıl basılmış. Çeviriyi Çince aslından Bahar Kılıç yapmış. Yayınevi yazarın Kanını Satan Adam kitabını da yayımlayacağının müjdesini veriyor. Ben kendi adıma yeni bir yazar keşfetmenin mutluluğunu yaşıyorum ve yeni kitabı merakla ve hevesle bekliyorum.

  • 09.09.2016 tarihinde Akşam Gazetesi kitap ekinde yayınlanmıştır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here