“Yol kitabı” olarak mütevazı kütüphanemde okuyacak bir şey bulamayınca, anneme gittiğim bir gün onun kitaplarınıkarıştırırken, bir dönem ismini sıkça duyduğum Uçurtma Avcısı’nı elime aldım. Kitabın kapak resmine bir süre baktıktan sonra okumaya karar verdim. Mutluydum, Pazartesi sabahı işe giderken okuyacağım kitabımı bulmuştum.

Kitabı okumaya başladığım andan itibaren, hiç beklemediğim bir şekilde, kitap beni tamamen kendi içine hapsetti. Çalışırken bile, arada bir iki sayfa açıp okuma ihtiyacı hissettim. Kitap biteli bir hafta olmasına rağmen, hala kitaptan sahneler var gözümün önünde. Sahneler diyorum, çünkü kitaptaki her cümleyi bir filmi seyrediyormuş gibi izleyebildim. Bu görsellik beni çok etkiledi.

Yazar tarafından asla bırakılmadım. Kitaba dışarıdan, satırların arasından bakmama izin vermedi. Beni de yanında götürdü ve aynı uzaklıktan baktık Emir’e, Hasan’a, Baba’ya ve Ali’ye…Bu yakınlığı, bu uzaklığı sevdim.

Şimdi yeni bir kitaba başladım ama Uçurtma Avcısı beni hala terk etmedi. Sabah uyandığım andan itibaren hiç beklemediğim anlarda, birden beliriveriyor küçük Emir, odasında Rahim Han’ın ona verdiği deftere bir şeyler yazarken, Hasan Emir’in kıyafetlerini ütülerken, Hasan ve Emir tepedeki Nar ağacının altında otururken…Sürekli keşkeli cümleler kuruyorum. İnsan kendi hayatında da her şey olup bittikten sonra yapar ya bazen, sanki gidişatı değiştirebilecekmiş gibi, işte aynen öyle. Kitaptaki yol ayrımlarını düşünüyorum, diğer yolu seçtiklerinde neler olabileceğini tahmin etmeye çalışıyorum. Bu bilinçli yaptığım bir şey değil ama gün içinde kendimi kitaptaki sorunları çözmeye çalışırken yakalıyorum bazen. Keşke diyorum baba söyleyebilseydi, çünkü kendisinin de dediği gibi “yalan söylediğin zaman, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalmış olursun”, keşke Emir ne yaparsa yapsın Ali Hasan’ı alıp gitmeseydi, keşke bu kitap hiç bitmeseydi…

  • Uçurtma Avcısı, Khaled Hosseini Çeviren: Püren Özgören, Everest Yayınları

v
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

2 COMMENTS

  1. merhabalar,
    Uçurtma avcısını okuduğumda aynı şeyleri ben de hissettim. en sevdiklerimdendir. okuyacak kitabım kalmadığı(!) için kitapçının tavsiyesiyle almıştım, ki çok satan kitaplara alerjim var okuyamıyorum 🙂
    iyi ki almışım, iyi ki Hosseini ile tanışmışım.
    henüz okumadıysanız, arayı açmadan Bin Muhteşem Güneş’i de okuyun derim. Hosseini mükemmel bir adam…
    unutmadan, Uçurtma Avcısı’nın filmi de var, dün gece izlemek için açtım ilk sahnede hüngür hüngür ağlama moduna girdim, yüreğim dayanmadı, kapattım. izlemek isterseniz aklınızda olsun 🙂
    sevgiler

  2. Merhaba,
    Bin Muhteşem Güneş’i de hemen arkasından okumuştum. Belki de çok satanlara önyargımızın kırılmasına yardımcı olmuştur Hosseini…
    Filmini seyretmek istemiyorum. Genelde çok beğendiğim kitapların filmleri bende hayal kırıklığı yaratıyor. Paylaştığınız için teşekkür ederim.

    Sevgiler

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here