Aslında ‘Gece Serzenişleri ‘ne, böyle başlamayı planlamamıştım. Amacım her gece, günlük tutma alışkanlığımı burada da devam ettirmekti. İlk gecem olduğu için, elbette, olumlu, umut dolu, iç açıcı güzel şeylerden bahsedecektim.  Maalesef bunu gerçekleştiremeyeceğim. Çünkü buna izin vermediler. Kim onlar? Benimle aynı yolda yürümeyen, bir zorunluluk harici bir araya gelemeyeceğim, kafaları başka çalışan, kendimi ayrıksı hissetmeme neden olan, hayatın beni cezalandırma şekli diye tanımladığım insanlar… Çoğu zaman pisliklerine bulaşmadan, bir başıma, yüzeysel iletişimlerle ve iç dünyamda, korunaklı alanımda kalarak, kendimi onlardan koruyabilsem de, bugün yapamadım işte. Biri, eline bir avuç pislik alıp, üzerime fırlattı. Kendimi bir anda, onlarla aynı pencereden bakarken hayal ettim. Oysa aynanın karşısında dursak, aramızdaki farkı hemen anlarsınız.  Onlar hırslarından ağızları köpüren, en yakın arkadaşlarını kendi kıçlarını kurtarmak için harcamaktan kaçınmayan, yaptıkları her şeyi, mükemmel yaptıklarını sanan şişik egolu insanlar…

Kendime kızgınım en çok, bu gece. O çürümüşlük kokusu burnuma doluyor, midem bulanıyor, tiksiniyorum. Kaçmak, kaçınmak, kurtulmak, uzaklaşmak istiyorum.

Resim: Edward Hopper

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here